Depremleri Tetikleme Olasılığı En Yüksek Olan İnsan Buluşu: Dev Barajlar
prof. Dr. Celal Şengör, yaklaşık 5 yıl önce Teke Tek’te “deprem silahları” ile ilgili bazı soruları yanıtladı. Yayının konusu, mevcut teknolojilerdenki bu da depremlere neden olabilir.
Deprem silahlarının bir komplo teorisi olduğunun altını çizen Celâl Şengör, depreme neden olma olasılığı yüksek İnsan icadının barajlar olduğundan bahsetmiştir. Bilimin ve bilim adamlarının bize sunduğu kaynaklar çerçevesinde bu argümanın doğruluğunu kısaca inceleyelim.
Araştırmalara göre barajlar, gerekli önlemler alınmadığı takdirde aslında sarsıntı riskini önemli ölçüde artırabiliyor.
Bazı barajların yapıldığı su kaynaklarının temelleri bu görevi üstlenmek için kullanılmaktadır. yeterince uygun olmayabilir.
Suyun biriktiği yapay akiferler (görüntüdeki üst kısım), tabanı yumuşaksa yer kabuğuna normaldir. daha fazlabaskı ve baskı uygularlar.
Biriken su bazen tabanın ötesine geçer. altındaki kaya tabakaları ve fay hatları aşındırır. Bu taş tabakaları ve fay sınırları daha sonra yer değiştirmiştir. DahaVe Daha hızlı oynamaya başlarlar. Bu nedenle normalde daha yavaş hareket eden fay hatları, önlerindeki taş tabakaları yumuşamaya başladıkça daha rahat hareket eder ve sarsıntıların hem sıklığı hem de şiddeti artar.
Pakistan’da periyodik olarak meydana gelen son derece ölümcül depremler bu iddiayı ve bilimsel gerçeği doğrulamaktadır.
Ülkenin dar ve çoğunlukla kurak coğrafyası nedeniyle Pakistan nüfusunun büyük bir bölümü hem İndus Nehri yataklarında hem de barajlara yakın yaşamak zorunda 230 milyondan fazla nüfusu olan bu ülkenin güce de ihtiyacı var. Bu nedenle yerleşim alanları, tarım alanları, kuyular, madenler, barajlar, fabrikalar ve sanayi alanları, mutlaka en altainşa ediliyor.
Ortaya çıkan durum, tahmin edebileceğiniz gibi trajik felaketlerle dolu bir felaket tarihidir. 1935 yılında Belucistan bölgesinde meydana gelen depremde hayatını kaybedenlerin sayısı 50-60 bin civarındaydı. 2005 yılında Azad Keşmir bölgesinde başka bir depremde hayatını kaybedenlerin sayısı 87 bincivarında, yaralı sayısı 75 bin bulmuştu. Depremden etkilenmeyenler ise sel, erozyon vb. doğal afetler nedeniyle hayatını kaybetti.
Tüm bu sorunların ana kaynağı, gezegenimizin en güçlü ve şiddetli nehirlerinden biri olan İndus Nehri üzerine kurulan barajlardır. nehrin etrafında yerleşim alanlarının sıklığıve barajlar nehir tabanlarının düzenli erozyonu,Pakistan’ı bu kaçınılmaz trajediler döngüsüne soktu.
Su kaynaklarının orantısız kullanımı veya özensiz depolanması sonucu oluşan afetler sadece barajlardan kaynaklanan afetlerle sınırlı değildir.
Benzer bir durum yerkabuğunun içinde de meydana gelir. çok fazla su pompalandığındaVe nehir yataklarında yerleşimler kurulduğunda bileyaşanabilir.
Aşırı su pompalanmasıyla zayıflayan alanlar, depremlere ve erozyona karşı savunmasızdır. Bunun en iyi örnekleri, her yıl birkaç santim batan Endonezya’nın başkenti Jakarta ve Meksika’nın başkenti Mexico City’dir. Cakarta yılda 5 santimetreyere batıyor, Mexico City yılda 50 santimetreyere batar.
Bu şehirlerde içme suyu kuyularla ulaşmakVe dışarı pompalamak yaygın uygulamalar. Yer altı su kaynakları azaldıkça ve nehirlerden akan sular barajların akiferlerinde biriktikçe bu şehirlerin yerleri hem çöker hem de nehir tabanları yumuşar.
Tüm bu sorunlar için akla gelen ilk akılcı çözüm, yerleşim yerlerini mümkün olduğunca barajlardan uzakta kurmak ve barajlara yakın yerlerde kurulan yerleşim yerlerinin yumuşayan zeminden etkilenmemesi için gerekli önlemleri almaktır.
prof. Dr. Celal Şengör 2009’dan beri bu konuda net bir görüşe sahip: “Artık baraj yapmayın!”Ancak insanların güç gereksinimleri, nehirlere yakın yerlerde yaşamaları ve deprem riskinin olmadığı düz alanlara baraj yapılamayacağı göz önüne alındığında, yeni barajların yapılmamasının mümkün olmadığını anlamak zor değil. Barajlar veya barajların çevresindeki yerleşim yerlerinden insanları uzaklaştırmak için.
Diğer bilim adamları ve uzmanlar da aşağıdakiler gibi farklı testler sunar:
- Barajlara yakın yerleşim yerlerinde ağaçlandırma yapılmalı ve binalar güçlendirilmelidir.
- Yakınlarında yerleşim birimlerinin bulunduğu barajların rezervuarları, nehir yatağındaki baskıyı azaltmak için belirli bir doluluk sınırını aşmamalıdır. Çok fazla su talebi olmadıkça baraj aşırı yüklenmemelidir.
- Akarsu yatağı çok sağlam olmayan akarsuların üzerindeki barajlar kapatılmalı, diğer kısımlara yeni barajlar yapılmalıdır.
- Çok fazla insan etkilenmeyecekse nehrin yönü değiştirilmeli ve yeni nehir yatağına bir baraj yapılmalıdır.
- Barajların kullanımı devam etmeli ama zamanla nükleer enerji gibi alternatifler devreye sokulmalı.
Türkiye’deki barajların durumu henüz tam olarak bilinmemekle birlikte şimdiye kadar en azından bazı araştırmalar yapıldığından bahsetmek gerekiyor.
İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Haluk Eyidoğan, Atatürk Barajı 2017 deprem tetiklendiveya tetikleyebileceğinizBununla ilgili akademik bir makale paylaştı.
Sismoloji ve jeofizik bölümlerindeki araştırmalarıyla tanınan ve 26 Eylül 2019 İstanbul depremini (5.8) iddia etmesiyle tanınan Prof. Dr. Haluk Eyidoğan, yazısında şu şekilde özetleyebileceğimiz dört öneride bulundu:
- Yakındaki barajların (ve dolayısıyla bölgenin) güvenliği için Samsat Fayı, Adıyaman Fayı, Lice Fayı ve Çalgan Fayı’nın özellikleri irdelenmelidir.
- Özellikle baraja çok yakın olan Bozova Fayı’nın sarsıntı ile bağlantısı açısından incelenmesi gerekmektedir.
- Barajın deprem aktivitelerini kaybetmesi için 30 kilometrelik yarıçapını ölçecek bir sismograf kurulmalı ve bilgileri sismolojide değerlendirilmelidir.
- Barajların su seviyesi maliyetleri ile ilgili bilgi kısıtlamalarına son verilmeli ve Atatürk Barajı da dahil olmak üzere birçok barajımız, barajların depremle ilişkisinin araştırılması için kullanılmalıdır.
Özetlemek gerekirse, sarsıntıların barajlar tarafından tetiklenebileceği iddiasında bazı gerçekler var ve analizi hakkında hala tartışmalar var.